sporb.tr.gg





webuzmani.blogspot.com
Google

   
  HİSARCIK
  HİSARCIK
 


HİSARCIK TARİHİ

Kayseri iline bağlı bir kasaba olan Hisarcık`ın tarihi oldukça eskilere dayanır.

Ahmed Nazif Mazaka denilen eski Kayseri`nin “halen halk arasında yaygın olan Karagülle ( Gülle ) mevkii ve Hisarcık Köyü arazisinden Erciyes yaylasına ve Tekir ( Tekfur) ve Göreme (Gereme ) cihetlerine kadar uzanmış olan dağlık arazide bina edilmiş olduğunu” belirtmektedir.

Eski Kayseri şehrinin Romalılardan Tiberyüs`ün eline geçinceye kadar Erciyes dağının Lifos Tepesi cihetinden Hisarcık köyüne kadar olan arazide bina edilmiştir. Bu günümüzde müşahede edilen bazı eski eserlerin delaletiyle sabittir.

Kazım Özdoğan`da bu şehre ait su yollarının Asarcık adıyla maruf bir kalenin ve Hititlere ait kitabenin bu iddiayı kanıtladığını belirtir. Ancak isminin nerden geldiğini kanıtlayan kesin bir belge yoktur. Halk arasında söylenen veya bazı dergilerde yayınlanan çeşitli rivayetler vardır. Bu rivayetlere göre:

a) Asarcık adının verilmesinin sebebi; şimdiki köye iki kilometre uzaklıkta olan bir tepe üzerinde, Asar adlı köy harabesi vardır. Bu köyün şimdiki mahale nakil edildiği ve daha küçük olarak kurulduğu için Asarcı adı verilmiştir.

b) Asarcık ve Hisarcık kasabada iki farklı mevkiinin adıdır. Asarcık adı Asar Kalesinin bulunduğu mevkii ve çevresine, Hisarcık adı ise Tepebaşı denilen mevkii ve çevresine denilmekteydi. Asarcık mevkiinde Müslüman olmayan unsurlar Hisarcık mevkiinde ise Türkler yaşamaktaydı. Türkler bu bölgeye Anadolu`nun fethinin ardından bir uc bölgesi olarak yerleştirilmiş idi. Ancak Erciyes`ten gelen suyu, Asarcık mevkiinde yaşayan Türk ve Müslüman olmayan unsurlar suyun buraya kadar gelmesine izin vermiyorlardı. Selçuklu Türkleri de suya daha kolay ulaşmak için buradan ayrılarak şu an kasaba içinde olan ve kasabanın ilk yerleşim yeri olarak görülen Kayadibi`ne yerleşmişlerdir. Gayrimüslim unsurlardan kasabayı tamamen temizlemişlerdir. Kasabanın ismi de bu şekilde hem Hisarcık hem de Asarcık olarak günümüze kadar gelmiştir.

c) Kasabanın adının Asar Tepesinde bulunan kaleden geldiği söylenmektedir. Ancak kalenin ismi hem Asar hem de Hisar Kalesi olarak söylendiği için, kasabanın ismi de hem Asarcık hem de Hisarcık olarak söylenmektedir.

İlk Devirlerde (Türkler`den Önceki Dönemde) Hisarcık
Kasaba çevresinde Asar, Cıfıtlar, Örenler, Gürle adlarını taşıyan harabeler mevcuttur. Ayrıca kasabanın güneyinde bulunan Lifos (İlifos) Tepesinde harabeler bulunmaktadır.

Asar mevkiinde derenin sarp ve dik yamacında kayalardan oyma 4 katlı ve su depoları bulunan kale vardır. 1938 yılında kalenin ikinci katına bir insan geçebilecek kadar dar ve dik sekiz basamaklı merdivenle çıkılmakta diğer katlara buradan geçilmekte idi. Dördüncü kattan sonra dar bir dehlizden yüz metre aşağıya inilerek su alınmaktadır.

Bugün kalenin içine üçüncü katından girilebilmektedir. Üçüncü kattan dördüncü kata inilmektedir. İkinci kattaki merdiven yıkılmış olduğu için bu kata bu merdivenlerden ulaşılamamaktadır. İkinci katın tabanında yıkılmalar ve çökmeler olmuştur.Buralardan ikinci kat kısmen görülebilmektedir.Kalenin birinci katının giriş ve diğer katlarına geçiş kapanmış olduğu için bu kata ulaşılamamaktadır.

Kasaba da anlatılan rivayete göre kale içindeki dehliz yeraltına kadar inmektedir. Burası gizli bir çıkış olarak kullanılmıştır.

Cıfıtlar mevkiinde eski zamanlara ait taştan oyma ve kapalı lahitlere rastlanmaktadır. Bu taş mezarlardan biri Hisarcık Kasabasındaki Erciyes Başbuğ Parkına getirtilmiştir. Bu lahit her tarafı kapalı iken günümüzde büyük bir kısmı kırılmıştır. Hisarcık`ta bulunan diğer lahitlere nazaran daha büyük ve geniştir.

Örenbeli ismiyle anılan mevkii de bulunan lahit iki kişiliktir. Muhtemelen bir aileye aittir. Birbiriyle bitişik olarak oyulan lahitin biri büyük ilen diğeri küçüktür. Lahitin her ikisi de kapaklı olarak yapılmıştır, ancak kapakları bugün yoktur.

Sarıkaya mevkiinde bulunan lahit tek kişilik ve kapaklı olarak oyulmuştur.

Örenler mevkiinde Tepebaşında yer altı mağaraları (yer altı şehri) bulunmaktadır. Yer altı şehrinin girişi bugün taş ve topraklarla kapanarak oldukça küçülmüştür. Mağaranın içi bir labirenti andırmaktadır. Mağara girişinden itibaren iki kola ayrılmaktadır. Bu iki kolda aynı şekilde farklı kollara ayrılmaktadır. Mağara içinde bir savunma taşı bulunmaktadır. Kasabada anlatılan rivayetlere göre mağaranın içinde kumaş toplarının bulunduğu dükkanlar vardır. Burası kapalı çarşıya da benzetilmektedir. Bu bölgenin eski bir yerleşim yeri olması bölge çevresinde ev harabelerinin bulunması bu tahmini güçlendirmektedir .

Gürle mevkiinde Top Tepesinin batısında kayalar üzerinde Hitit hiyegrofisi bulunmaktadır.Bu hiyegrofiler üzerinde Gelb ve Garstang araştırmalar yapmıştır.

Bu kitabelerden biri halen Hisarcık`ta Top Tepesinde bulunmaktadır. Diğeri ise 1902 yılında İstanbul Arkeoloji Müdürlüğüne gönderilmiştir. Bu taş üzerinde tetkik yapan Gelb bu yazının bir kralın fütühatnamesi olduğunu ileri sürmektedir. Eser üzerinde üç satır hiyeroglif yazısı bulunmaktadır. Top Tepesinde küçük kayalar arasında bulunmuş ve müzeye gönderilmiştir. M.Ö.VII. yüzyıla ait olan kitabe 75 cm X 73 cm ölçülerinde ve bazalt cinsidir. Müzede 7762 (EŞEM) envanter numarası ile kayıtlıdır.

HİTİT YAZITLARI
XLVIII 3- Bazı raporlardaki gibi (cf. IIM, pp.7f.),Kaza Passinlerden değil aynı zamanda gerçekten Hisarcık`tan gelmesi tahminlerin doğruluğunu pekiştiren bir gerçektir”

Lifos Dağı Hisarcık Kasabasının güneyinde yer almaktadır. Erciyes Dağının kuzey eteklerinde hemen göze çarpan büyük bir tepedir. Tepenin kuzeyi sarp ve dik görünmesine rağmen güneyden daha alçak bir görünümüne sahiptir.

Lifos`un tepesi yaklaşık bin metre uzunluğunda bir sur duvarı ile çevrilmiştir. Sur duvarları 50-55 metre aralıklarla yuvarlak burçlarla desteklenmiştir. Kulelerin üzerlerinin açık veya kapalı olduğu tahrip olduklarından dolayı anlaşılamamaktadır. 1,5 metre genişliğindeki duvarın iç ve dış yüzeylerine gelen taşlar düzgün işlenmiştir. Orta kısmına ise moloz taşlar doldurularak sağlamlaştırılmıştır. Bugün surlar çok tahrip olduğu için ancak 1-1,5 metre yükseklikte duvar kalıntıları gözlenebilmektedir. Bazı yerlerde bu daha da düşmektedir.

Bütün Kayseri ovasına hakim olan, surlarla çevrili tepenin güneyinde ve batısında iki kapısı vardır. Tepede düzgün taşlarla örülmüş kuyu şeklinde sarnıçlar, yine düzgün kesme taşlarla yapılmış oda şeklinde üzerinin tonozlu olduğu anlaşılan mezarlar yer almaktadır. Tepenin tam ortasında duvarları belli olan büyük yapı kalıntısının dini amaçla tapınak olarak yapıldığı tahmin edilmektedir.

Lifos`un surları içinde evler, erzak depoları, mahzenler, askeri amaçla kullanılan binalar ve diğer sosyal amaçlı yapıların olduğu düşünülmektedir. Tepede bulunan sarnıçlardaki su, karşısında bulunan tepeden (Akbayır Tepesi) o dönemde yapılmış olan ve günümüze kadar gelebilen bir sifon tarafından basılmaktadır. Alınan bu bilgilerin ışığında bu günkü Lifos Dağında ve etrafında ki tepelerde yer alan kalıntıların, Hellenistik Dönem (M.Ö.330-30) yerleşim yerleri olduğu izlenimini vermektedir.

Bizans döneminde kasaba özellikle Asar kalesinin Kayseri`den gelecek tehlikelere karşı kullanılmıştır.



Selçuklular Döneminde Hisarcık
Hisarcık Kasabasının Türklerin eline, Selçuklular döneminde geçtiğini biliyoruz. Selçuklu fetihleri sırasında Türk egemenliğine giren Kayseri`yi müteakip Kayseri civarlarına yapılan iskanlar sonucunda Hisarcık Kasabasında da yerleşmeler olmuştur.

Horasan`dan gelen Türk boylarından Oğuz`un Bayat boyundan üç büyük aile yerleşmiş daha sonra Düver ve Yazır boylarından küçük gruplar gelerek yerleşmişler ve Hisarcık`ın ilk atalarını oluşturmuşlardır.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra Selçuklulara tabi Danişmentliler tarafından feth edilen Kayseri 1127`de Danişmentli Emir Melik Mehmet Gazi`nin eline geçmiş ve oğlu Melik Mehmet zamanında beyliğin başkenti olmuştur. 1169 yılından itibaren Anadolu Selçukluları Kayseri ve civarındaki bütün kaleleri alarak buraları Selçuklu devletine dahil etmiştir.

Hisarcık`ın Türklerin eline geçmesinden sonra ki dönemde Hamdullah Müstevfi Kazvini, Nüzhet el Kulüp adlı eserinde Erciyes dağı üzerinde bir kiliseden bahsetmektedir. Fakat daha sonraki dönemlerde bu kiliseden hiç bahsedilmez.

Kayseri 1243 yılında Moğol istilasına uğramış, 1335 yılına dek önceleri kısmen Selçuklulara tabi olmakla birlikte esasen Moğol İlhanlı hakimiyetinde kalmıştır. 1330`lu yıllardan itibaren Eratnaoğulları Beyliğine daha sonra Kadı Burhanettin Devletinin önemli bir merkezi olan Kayseri 15. y.y. başlarından itibaren Karamanoğullarının idaresi altına girmiş, Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları arasında pek çok kez el değiştirmiştir. Nihayet 1463 yılında Fatih Sultan Mehmet şehri Karamanoğullarından alarak Osmanlıya bağlamıştır. Osmanlı idaresine katılan Kayseri yeni teşkil eden Karaman eyaletine bir liva olarak bağlanmıştır.



D – Osmanlılar Döneminde Hisarcık

Kayseri`nin Osmanlılar tarafından fethini müteakip Kayseri`ye bağlı bir köy olan Hisarcık`ta Osmanlı idaresine dahil edilmiştir. Kasabanın Osmanlı dönemindeki gelişimini takip etme imkanına sahibiz. Kayseri sancağı ilk defa 1476`da tahrir edilmiş olup bu tahrir defteri elimizde mevcut değildir. XIX. yüzyılın ortalarına kadar Karaman Eyaletine tabi olarak kaydedilen Kayseri`nin 1500 ve 1520 tarihli bir kanunnamesi vardır. Hisarcık XVI. yüzyılda Cebel-i Erciyes nahiyesine bağlıdır. Bu nahiye adını Erciyes`ten almıştır. XVI. yüzyıl başlarında malikane hissesi mülke, divani hissesi tımara tahsis edilmiştir. Köyde 1500 tarihinde 34 hane, 46 caba, 18 mücerred; 1520`de ise 54 hane, 18 mücerred bulunuyordu. Köyün başlıca mahsulleri arpa buğday gibi tahıl ürünleri ile ceviz idi. Hayvancılık ve arıcılıkta yapılan köyde 8 tane de değirmen vardı. Köyün bağlarından elde edilen öşrün karşılıksız olarak Şeyh Çelebi oğullarına verilmesi hususunda padişah hükmü bulunmaktaydı.

Verimli toprakları, bağ ve bahçeleri olan Hisarcık Köyünden alınan vergilerde toprağın nispetinde olmaktaydı.

Ünlü Osmanlı gezgini Evliya Çelebiye göre Kayseri`de mevcut yüz üç adet eğlence ve gezinti yerinden biri de Hisarcık mesiresi olup, Kayseri`nin güneyinde Hayat sulu çimenlik bir koyak olup çeşitli kirazı ile meşhurdur. Koyak Türkçe bir kelime olup “bir ucu dağda olan kapalı boğaz”, ”bağlar arasındaki çukur yer”, “otlu tarla”, “rüzgarsız yer” manalarına gelir.

19. y.y içerisinde köy halkının geçiminde cehri bitkisi önemli rol oynar. Bu yüzyılın içerisinde cehrilik oldukça gelişmiş ve gelir getiren bir tarım kolu olmuştur. Cehri bitkisi 1-1,5 metre boyunda susuz, kıraç, topraksız yerlerde, kayaların arasında yetişir. Ancak bu yüzyılın sonlarında (19. y.y.) Avrupa`da boya ve boya maddelerinin sentetik yollardan imal edilmesi neticesinde cehri ihracı durmuş ve buna bağlı olarak 1930`lu yılların sonundan itibaren cehri üretimi tamamen terk edilmiştir.



Cumhuriyet Döneminde Hisarcık

Cumhuriyetin kuruluşunda bir köy olan Hisarcık !949 yılında belediye haline gelmiştir.1953 senesinde merkez ilçeye bağlanmıştır. 1953`ten önce ise Hacılar Bucağına bağlı idi. 1990 yılında ise Melikgazi ilçesine bağlanmıştır.



Cumhuriyetin Kuruluşunda Hisarcık Köyü

Cumhuriyetin ilanından hemen sonraki dönemde 1938 yılında köyün durumu şu şekildedir:

Köy Kanunu 1927 tarihinde tatbike başlamıştır. İhtiyar Meclisi; kanunu muvaffakiyetle tatbik etmiş ve başarılı sonuçlar almıştır. Köyün meydanı ve köy odası yoktur. Muhtarın evinin bir odası köy odası olarak kullanılmaktadır.

Köy deli çayın iki kenarına kurulmuştur. Doğusu yüksek tepelerle kapalı olduğundan evler sabah güneşi görmez, öğleyin bol bol güneş alır. Sokaklar çok dar ve girintili çıkıntılı olduğundan araba veya otomobille geçme imkanı yoktur. Yazın halk bağ ve bahçelerinin içerisindeki evlere göç eder, köy tamamen boşalır. Evler taştan, basık tavanlı, bir kat olarak yapılır. Beş on hariç olmak üzere evlerin yapılışı ve dahili tertibatı sıhhi değildir. Isıtma araçları tandır ve sobadır. Soba pek az evde bulunur.

1935 yılı nüfus sayımına göre 1025 kadın, 875 erkek olmak üzere 1900 nüfusu, 400 evi vardır. Köyde milliyet, din ve dil farkı yoktur. Köyde malarya yoktur. Doğanlar ölenlerden fazladır. Nüfus gittikçe artmaktadır.

1910 yılında köylüler tarafından okul binası yapılmış 12 yıl tedrisata devam edilmiştir. Bu bina sıhhi olmadığından hususi idare tarafından 900 liraya satılarak namazgah binası okula çevrilmiş ve bu binada da 5 yıl tedrisat yapılmıştır. 1933 yılında okula öğretmen gönderilmemek suretiyle tedrisata nihayet verilmiş ve bina harap bir duruma gelmiştir. Bu dönemde tahsil çağında 300 çocuk vardır. Köyde okuma yazma bilenler % 10`u geçmez.

Köyde kütüphane, okuma odası, postane yoktur. Köye gelen mektuplar Kayseri`de muayyen bir yerde toplanır, köy bekçisi de mektupları köye getirir ve sahiplerine dağıtır.

Yetiştirilen hububat köy halkını beslemediğinden hariçten buğday, çavdar, arpa satın alınır. Ziraat makinesi, pulluk köye girmemiştir.

Arazi dağlık olduğundan tekerlekli nakil vasıtaları yoktur, köy sınırları içinde bütün nakliyat merkep ve beygirlerle yapılmaktadır.

Geçmiş zamanlarda Tekir mevkiindeki 19 pınarın suyu muntazam mecralarla köye getirilerek taksim deposu yapılmış (harabesi o dönemde hala vardır.) ve bu depodan kireçle yapılmış muntazam mecra ile Eskişehre oradan da Köşk Dağına (Kayseri`de Eratnaoğullarının Köşküne) diğer bir mecra ile de Kızıl Köşke götürülmüştür. Bu su yollarına ait köprü harabeleri bulunduğu gibi mecralarının bir çok kısmı da toprak bir metre kazıldığında ortaya çıkmaktadır.

Köyde 150 halı tezgahı vardır. Köy kadınları umumiyetle halı dokumasını bilir. Bir çok ailede kadın kocasının çocuğunun çamaşırlık bezini kendisi eğirir ve dokur, erkek sadece kumaşı alır.

Köyde mütegallibe yoktur. Büyük ve küçüğün arasında karşılıklı sevgi ve saygı vardır.

Her Türk köylüsü gibi, bu köy halkı da konuk sever köye gelenlerin vazifelerine ait işleri kolaylıklara yapabilmeleri için çalışırlar ve hürmet ederler.

20.2. 1947 tarihinde 500 oy ile Ali Yiğit Hacılar Bucağına bağlı olan Hisarcık Köyünün muhtarı seçilmiştir. Vefat etmesi üzerine Mahmut Tekmen 7.11. 1948`de 304 oy ile muhtarlığa seçilmiştir. Köyün daimi ve yedek 12 azası vardır.

Hacılar Bucağı köy muhtar ve daimi yedek aza sicil vukua defterine şu şekilde geçmiştir:

”İl yüksek makamının 28.2.1947 gün ve sayılı onaması ile tescilleri yapılmıştır. 28.2.1947.

Muhtar Ali Yiğit vefat ettiği için üye Mahmut Tekmen 304 oy seçilmiştir. Yedekten Ali Veral asil üyeliğe geçmiştir.”

Mahmut Tekmen son köy muhtarıdır. Hisarcık 1949 yılında 50 Lira bütçe ile belediye olmuştur. Belediyenin kuruluşundan günümüze kadar belediye başkanları :




Yıl
Adı Soyadı
Ne Şekilde Göreve Geldiği
Hangi Partiden Seçildiği

1
1948 - 1949
Ahmet Halıcı
Seçimle
Halk Parti

2
1950 - 1959
Şükrü Keçeli
Seçimle
Demokrat Parti

3
1959 - 1960
Hasan Mermi
Seçimle
Demokrat Parti

4
1960 - 1963
Mehmet Mirza Demir
Atama


5
1963 - 1973
Mustafa Erdoğan
Seçimle
Doğru Yol Partisi

6
1973 - 1984
Mehmet Uçmaz
Seçimle
Selamet Partisi

7
1984 - 1989
Mustafa Erdoğan
Seçimle
Doğru Yol Partisi

8
1989 - 1994
Ahmet Şanlı
Seçimle
Anavatan Partisi

9
1994 - 1999
Ahmet Köprü
Seçimle
Refah Partisi

10
1999 - 2004
Kemal Şendil
Seçimle
Milliyeçi Hareket Partisi

11
2004 -
Ali Veral
Seçimle
Ak Parti 












Kaynak: Yasemin DEKER (Okul Bitirme Tezi)

 
  şuana kadar 1788 ziyaretçikişi burdaydı! HİSARCIK Paratikla.com - Internette Gezinirken Para Kazanın

BLOX

NİNJA TURTLES SONİC RAPİD FİRE
BLACK NİGHT SÜPER MARİO MATCH BUGİZ FAT FRED
SOUTH PARK MOTO RACER BİLARDO C. STRİKE


Sitene Ekle


 
 
Paratikla.com - Internette Gezinirken Para Kazanın
Google
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol